Kültürümüzde tenkit vardır
Geçen haftaki "Ne söylediğiniz kadar nasıl söylediğiniz de önemli" başlıklı yazımın başına üzücü bir iş geldi. Yazımda yer alan iki kelime çıkartılarak "Akit'te yayınlanan bir köşe yazısı" cümleciği, "bir köşe yazısı" biçiminde yayınlandı.

Akit yöneticileri bilmem farkında mı; Akit'i internetten takip eden hatırı sayılır bir okur kitlesi var, üstelik Akit okur profili hakkında peşin fikirli kimilerinin tahmin edemeyeceği kadar çok sayıda. Bu köşeyi internetten takip edenler arasından işi farkedenler olmuş, tepkilerini bana da ulaştırdılar.

Tabi ki bir şey diyemedim. Çünkü bu müdahalenin niçin yapıldığını bilmiyordum, beni haberdar eden de olmadı. Doğrusu bu müdahaleyi ben de herkes gibi gazeteyi okuyunca farkettim ve üzüldüm.

Üzüldüm, çünkü müdahale edilerek kırpılan iki kelimenin yazının anahtar kelimeleri olması bir yana, Nebevi ilkeyi prensip edindiğim için isim ve köşe adı vermeksizin son günlerde yayınlanan bir yazıdan yola çıkarak "üslub"a dikkat çekmemin kime ne zararı olabilirdi?

Ondan da öte, inanç sistemimizde "tevbe" gibi, "emr bilmaruf nehy anilmünker" (iyi ve doğru olana teşvik, kötü ve yanlış olanı tenkit) gibi ibadet sayılan birer vecibe olan eleştiri geleneğimize sırt dönen yapıların, organizasyonların, kurum ve kuruluşların, eylem ve faaliyetlerin, cemaat ve kişilerin kötü akıbetleri, kendilerine ve hepimize verdiği zararlar ortada değil mi?

Akit'i başından beri bir misyon gazetesi olarak gördüm ve bu özelliğiyle koca bir boşluğu doldurduğuna inandım. Benim Akit için tercih ettiğim spot, inananların "haykıran sesi" oluşuydu. İnananların "düşünen beyni" olarak gördüğüm Yeni Şafak'la birlikte, Akit'te yazma teklifini onun için kabul etmek zorunda kaldım. Akit, içinden geçtiğimiz zor süreçte "yangın kulesinin uykusuz nöbetçiliği" görevini üstlenmiş, alev ya da duman gördüğü her demde, kundakçıların kimliğine aldırmaksızın "Yangın var!" diye haykırmaktan ve yüzbinlere ulaşan okuyucusunu uyandırmaktan geri durmamıştı.

Akit'i aşırı olmakla, ileri gitmekle, hatta ajite etmekle suçlayan kimi dostlara, dengeli düşünmelerini, hayatı ve insanı olduğu gibi okumalarını tavsiye ederek; "İnsana bakın, insan yalnızca akli melekeyle, konuşma melekesiyle donatılmamış, aynı zamanda gazap melekesiyle de donatılmış. Bu meleke olmasaydı insan saldırılara karşı kendini savunma güdüsünden mahrum olurdu. Bu da onun şerefini, izzetini, hürmetini, ismetini iki paralık eder, yaşama şevkini söndürürdü" demişimdir.

Sonra, hiçbir topluluk tümüyle "kuzu" gibi insanlardan meydana gelmiyor. Celadet ve şecaat tarafı galip olanlar da var ve onları başka gazete 'kesmez'. Bu tabir bana ait değil, Türkiye'nin tanıdığı uluslararası değerde ilim ve fikir adamı olan bir felsefe profesöründen ödünç aldım. Birlikte olduğumuz bir yemekte Akit konusu açılınca şöyle bir şey anlatmıştı: "Babasını iyi tanıdığım bir genci bir gün elinde Akit'le gördüm. Oysa o babasından yalvar-yakar sadece Zaman okuma izni koparabilmişti, o da haftada bir kez. Kendisine "Oğlum, aman baban görmesin" dedim. Cevabı enteresandı. "Amca, diğerleri kesmiyor."

Akit'i eleştirme hakkını işte bu yüzden kendimde görüyorum. Ne "hakkı", bu benim için bir hak değil vecibedir. Çünkü, temsil ettiği misyonun yüzünü ağartsın istiyorum. Aynı zamanda, okuyucusunun ardına takılan vagon gazete olmasın, okuyucusunu peşine takıp onu bilgi, birikim, kültür, görgü ve kalite açısından daha ilerilere götüren bir lokomotif gazete olsun istiyorum.

Akit, can havliyle haykırırken "Kolaylaştırınız güçleştirmeyiniz, sevdiriniz nefret ettirmeyiniz" Nebevi ilkesini unutmamak zorundadır. Manşetler günceli kovalasın, fakat köşe yazıları kalıcı izler taşımalıdır diye düşünüyor ve bu sorumlulukla yazıyorum. En azından, Batı'nın "insan insanın kurdudur" felsefesi üzerine bina ettiği toplumun dedi-kodu ihtiyacını gidersin diye icat ettiği gazeteye, bundan öte bir içerik ve anlam kazandırmak bize düşer diye düşünüyorum.

Eleştiri ibadettir

İslami imajı güçlü bir partinin 'duayen' diye adlandırılan kır saçlı genel başkan yardımcısı şöyle bir laf etmiş: "Kültürümüzde tenkit yoktur."

Anlayamadım, o kimin kültürü! Eleştirinin olmadığı bir kültürü anlamam mümkün de değildir zaten. İslam kültürü ise söz konusu olan, bu işte bir terslik var. İslam, bırakınız eleştiriyi yok saymayı, eleştiriyi modern kültürde olduğu gibi bir "hak" olarak dahi görmez. Çünkü eleştiri bir "vecibedir", ödevdir.

Kur'an'ın inanan insana yüklediği "tevbe" ve "istiğfar" yükümlülüğü, özeleştiriden başka bir şey midir? "Bozulan esas duruşu düzeltmek" anlamına gelen tevbe, aslında en mükemmel bir otokontrol mekanizmasıdır. Emr bilmaruf nehy anilmünker ise başkaları için yapılmış bir "istiğfar" anlamını taşır, toplumsal bir farzdır. Kur'an, bu ödevi terkeden toplumların, inanç gruplarının, ümmetlerin sosyal ve ahlaki çözülmeye maruz kalıp yok olacağını haber verir.

"Kültürümüzde eleştiri yoktur" diyenler hiç Kur'an okumazlar mı? Kur'an tarafından "Alemlere rahmet" olarak tanıtılan Peygamber'in Abese Suresi'nin ilk ayetlerinde bir amaya sergilediği tavrı yüzünden eleştirildiğini (80.1-10), Bedir esirleri nedeniyle eleştirildiğini (8.67), Peygamberin de "Eğer bu hata yüzünden bir bela gelseydi Ömer'den başka kimse kurtulmazdı!" dediğini, Tebük seferinde mazeret bildirenlerin mazeretini kabul ettiği için eleştirildiğini (9.43), münafık liderinin cenazesine katıldığı için eleştirildiğini (9.84) görmezler mi? Yine Hz. Adem (7.23), Hz. Yunus (21.87), Hz. Musa (28.16) gibi peygamberlerin özeleştiri yapıp "ben zalimlerden oldum" dediklerini nakleden aynı Kur'an değil mi? Siz hiç şu etrafınızda "kendini alemlere rahmet" zanneden anlı şanlı liderlerin "ben hatalıyım, kendime ve size kötülük ettim" dediğini duydunuz mu?

Şu halde "Kültürümüzde tenkit yoktur" diyenlerin kültürünün kimliğini, benim gibi siz de merak etmiyor musunuz? İçinde tenkit olmayan bir kültür, her şey olabilir fakat İslam kültürü olamaz. Eleştirinin olmadığı yerde akıl yoktur, aklın olmadığı yerde insan yoktur, insanın olmadığı yerde iman da yoktur inkar da!

Eleştiri ibadettir, yeter ki tevbe sadedinde, sevgi temelinde, adalet ve itidalle yapılsın.

( 21 Şubat 2000 )