Kur’an Tefsirinde Sapma ve Nedenleri |
”Hararetin
rehaveti artırdığı şu yaz günlerinde kitap tavsiyesi de nereden çıktı?”
demezsiniz umarım. Okumak isteyen mutlaka zamanını ve ortamını bulur,
okur. Okumak istemeyen de, ömrünün yanına bir ömür daha katsanız
yine okumaz. Öyle değil mi ama; hastalığını bilmeyen n’etsin şifayı? Kur’an Tefsirinde Sapma ve Nedenleri, adından da anlaşılacağı gibi tefsir tarihimize ilişkin eleştirel bir çalışma. Değerli ilim adamı ve dostum Yrd. Doç. Dr. Abdülcelil Candan’ın kaleme aldığı kitap “Tefsire Sokulan Bid’at Hurafe ve Tahrifat” alt başlığını taşıyor. Aslında kitabın ana alt başlığı, içeriğini ele veriyor. Tefsir alanında yapılan çalışmaların sınırlılığı dikkate alınırsa, bu tür çalışmaların ilim ve düşünce hayatımıza katkısı daha iyi anlaşılacaktır. Hele bu tür çalışmalar, tüm İslâmi kurum ve kuruluşların birinci tehdit kapsamına alınarak acımasız bir savaşın hedefi kılındığı 28 Şubat Süreci’nin kundakladığı bir zaman ve mekânda yapılıyorsa, daha bir anlam kazanacaktır. İlahiyat Fakültelerinin Tefsir Kürsülerine bakın, ne dediğimi anlarsınız. Türkiye’deki üç sene öncesinin ilahiyat kontenjanlarıyla bu yılın kontenjanlarını karşılaştırın, işte o zaman, asıl demek istediğim şeyi diyecek kelime bulamadığımı da anlarsınız. Daha dün, akademide tefsir usulü derslerine devam etmiş olan cins kafa bir öğrencim geldi ve “Hocam, lisansüstü ihtisas alanı için görüşünüzü almaya geldim” dedi. “Sen ne düşünüyorsun?” dedim. “Dinler Tarihini” dedi. “Niçin tefsir alanında ihtisas yapmayı düşünmüyorsun?” diye sordum, “İlahiyatta umutlarımı söndürdüler. Tefsir kürsüsünün varlığıyla yokluğu bir. Sadece hoca sorunu yok, aynı zamanda ahlak sorunu da var; içimden gelmiyor” dedi. İçim burkuldu. Dedim ki: “Bak, öncelikle Dinler Tarihi alanı, mevcut eğitim şemasında ‘İslâmi ilimler’ alanına değil, ‘seküler’ alana düşer. Hem, ‘tefsir kürsüsünün ihmal edilmiş’ olduğunu söylüyorsunuz. Bunun nedeni, belki, sizden öncekilerin de sizin gibi düşünmüş olmalarıdır. Bari siz böyle düşünmeyin ve sizden sonra gelecek olanların vebali omuzlarınıza binmesin. Tefsir alanı mutlaka, sizin gibi gelecek vaadeden arkadaşlarca doldurulmalı” dedim, ikna oldu; bu yıl dil sorununu halletmek için yurtdışına gitmesini tavsiye ederek noktaladım. İmdi, bu ortamda piyasaya ele yüze gelir çalışmalar sunmanın zorluğunu ilim taliplileri takdir ederler. Abdülcelil Bey’in çalışması da işte “kıtlıkta verilen sokum” hükmünde bir çalışma. Bu çalışmaları yapan insanların tek tesellileri var, yaptıkları çalışmaların gün yüzüne çıkıp ilim ehlinin istifadesine sunulması. Bundan gerisi ise okura kalıyor: Alıp okumak ve yararlanmak. (Denge Yayınlarından çıkan kitaba ulaşmak için: Tel: 0212/524 75 24-Faks: 0212/6310615) Dergiler Mekteptir Kitapla başladığım bu yazımda,
her türlü olumsuz ve caydırıcı unsurlara göğüs gererek çıkmayı
sürdüren birkaç dergiyi de söz konusu etmek istiyorum. ( 17 Temmuz 2000 ) |