Kadın ve tesettür |
Ne
zaman Fethi Paşa Korusu’na gitsem, başörtülü genç kızlar, yanlarındaki
yeni yetme oğlanlarla laubali biçimde fingirdeşiyorlar. Bakıyorum, karşımdan bir bayan geliyor. O da ne? Başını örtmüş, gerisi açıkta. Gülmek geliyor içimden, fakat üzüntü ağır basıyor. Şu başörtüsü işi böylesine sulandırılmamalıydı. Bir şey maksadından soyutlanarak algılanırsa olacağı budur. Bunda en büyük suç, tesettürü kadının kişiliğini öne çıkaran bir onur değil de erkeği kadından koruyan bir emir olarak algılayan geleneğimizin ve geleneksel kafalarındır. Önce mütearifeler: 1. Din insan içindir. 2. Dolayısıyla, tüm dini emir ve yasaklar Allah’ın değil, insanın çıkarı içindir. 3. İşte bu yüzden, tüm dini emir ve yasaklar uygulanırken, onu uygulayan insanın bundan elde ettiği çıkarı iyi bilmesi gerekir. Bu çıkarı bilerek emre uymak, insanı “tatmin eder” ve imanı “sorumluluk bilincine” dönüştürür. 4. Bunun için de ilahi mesajı ve buyrukları maksadını gözeterek okumak şarttır. Çünkü Allah amaçsız düzenleme yapmaz, hikmetsiz iş buyurmaz. Peki tesettür emrinin maksadı nedir? Bu sorunun cevabını verebilmek için tesettürü emreden ayet olan Ahzab 59. ayetin devamındaki “onların tanınmaları için en uygun olun budur” ibaresi üzerinde yoğunlaşmak şart. Burada altı çizilen kadın kimliğinin hicab yönü ilk saldırıya uğrayan noktadır. Aslında “hicab” sorunun anahtar kavramı. Hicabı “baş örtüsüne” indirgemek yanlış bir kere. Bizde böyle bir şey var. Hatta hicabı baş değil beden örtüsüne indirgemek. Kur’an’ın yaklaşımına kıyasla yanlış bir anlamadır. Çünkü Kur’an takva örtüsünü ön plana çıkarıyor. “Takva elbisesi, işte budur en önemlisi!” (7.26) Yani, bedenin tesettürü takva örtüsünden, yüreğin ve zihnin tesettüründen ayrı değerlendirilmemelidir. Hicab; kimlik ve kişiliği öne çıkarmak için Öncelikle, Kur’an’ın böyle
bir bütüncül bakış açısı olduğunu görmekteyiz. Bedenin tesettürünü,
zihnin ve kalbin tesettüründen ayrı düşündüğümüz zaman
Kur’an’ın bütüncül bakış açısını parçalamış oluruz. Ahzab
59’da geçen ‘li yu’rafne’ (tanınmaları için), bu tek kelime,
Arap dilinde, kendi içinde tamamlanmış bir cümledir. Bu tanınmaları
için bir gerekçedir. Yani ‘Bu emri niçin verdin Ya Rabbi?’ diyene
bir cevaptır. Cevapta iki gerekçe var, iffetli olarak kalmaları ve tanınmaları
için. Ama asıl vurgu yapılması gereken kavram, bu ‘tanınmak’
kavramıdır, “li yu’rafne.” “Kişilik”le “dişilik” arasında kadın Bu, tarihte kadına yapılmış
en büyük ikramdır. İnsanların önüne çıkaracak bir erdemi, bir
kimliği, bir kişiliği bulunmayan bir kadın ille de farkedilmek
istiyorsa, insanlara “dişiliğini” gösterecektir; kişiliği yerine
dişiliğini. Yani tesettürü emreden Kur’an’ın kadına verdiği açık
mesaj şudur: Dişiliğinizle kendinizi görünür kılmak yerine kişiliğinizle/şahsiyetinizle
erkek egemen dünyada hak ettiğiniz saygın yeri alın. Onun için tesettür,
kadının insan kimliğini teninin önüne koymak demektir. ( 11 Eylül 2000 )
|