Would you like to make this site your homepage? It's fast and easy...
Yes, Please make this my home page!
Hoca'ya Rahmet... Cemaat'e Feraset...
Molla Kasim
Nedense bu hafta size bazi Nasreddin Hoca fikralari anlatmak istiyorum. Bu
anlatacagim fikralardan bazilarini, hatta hepsini herhalde siz de
biliyorsunuzdur. Ama olsun. Nasreddin Hoca fikralarinin bir özelligi de,
herkesin bildigini bile bile anlattigi fikralar olmalaridir.
Düdüklü fikra
Nasreddin Hoca bir gün pazara gidiyormus. Çocuklar hocanin etrafini sarmislar.
Hep bir agizdan bagirmaya baslamislar. Kimisi "Hoca bana çaki al!",
kimisi "Hocam bana seker getir!", kimisi "Hocam bana düdük
al!" diye bagirip dururken, çocugun biri cebinden bir on kurus çikarmis (enflansyon
sifir tabii) "Hocam, bana lütfen bir düdük alabilir misiniz acaba? Size
zahmet olacak ama..." demis. Nasreddin Hoca on kurusu almis, kusagina
sokmus, yola düzülmüs. Aksam olmus, Hoca öteberisini almis, pazardan dönerken
çocuklar yine etrafini sarmislar, "Hocam benim çaki nerede?",
"Hocam brnim sekeri aldin mi?" derken Hoca elini kusagina atmis, bir
on kurus çikarmis, kendisine düdük ismarlayan çocuga vermis: "Kusura
bakma evladim, pazarda düdük satmiyorlar... Buyur on kurusunu..." demis.
Yogurtlu fikra
Nasreddin Hoca Aksehir Gölünün kenarina oturmus bir seyler yapiyormus. Köylüler
merak etmisler. "Hocam ne yapiyorsun?" demisler. "Göle yogurt
mayaliyorum." demis Hoca. "Hay aklinla bin yasa, hiç göl maya tutar
mi?" diye sormus köylüler. "Tutmayacagini ben de biliyorum ama
bakalim göldeki baliklar biliyorlar mi diye tecrübe ediyorum..." demis
Hoca...
Heybeli fikra
Nasreddin Hocanin heybesi kaybolmus. Köylüleri toplamis çevresine. "Ya
benim heybemi bulun, yahut da ben yapacagimi bilirim." demis. Köylüler
aramislar aramislar Hocanin heybesini bulamamislar. Hoca da bildigini yapmis.
Evdeki eski kiliminden kendisine yeni bir heybe dikmis.
Anahtar fikrasi
Hoca bir gün de anahtarini kaybetmis. Bahçede döne döne anahtarini ariyormus.
Hanimi sormus: "Hocam, anahtari nerede düsürdün?", "be kadin,"
demis Hoca, "nerede düsürdügümü bilsem, hiç arar miyim?"
Boyali fikra
Nasreddin Hoca gazete çikariyormus. O devirde bütün gazetler sekiz sayfa çikar
on kurustan satilirmis. Nasreddin Hocanin gazetesi ise hem renkli hem on iki
sayfa, hem de bes kurusmus. "Zarar etmiyor musun?" diye sormuslar.
"Ben boyasindan kazaniyorum." demis Hoca...
Deterjanli fikra
Nasreddin Hocanin gazetesine bir adam gelmis. "Hocam," demis, "müthis
bir haber yakaladim. Bir deterjan firmasi, bir gazeteyi satin almis..."
"Bana ne!" diye omuz silkmis Hoca. "Iyi ama sözkonusu olan senin
gazetenmis..." deyince adam; Hoca kükremis: "Öyleyse sana ne be
adam..."
Bilinen fikra
Hoca kürsüye çikmis: "Ey cemaat," demis, "bugün size ne
anlatacagimi biliyor musunuz?" Bütün cemaat Nasreddin Hoca fikralarini
bildigi için hiç sesini çikarmamis, bunun üzerine Hoca, hazirliksiz oldugu
halde bir seyker anlatmak zorunda kalmis.
Yanlis fikra
Ögretmen sinifta Istanbul'un fethini anlatiyormus. Bakmis en arkada çocugun
biri uyukluyor. Çocugu uyandirmis, "Söyle bakalim evladim, Istanbul'u kim
aldi?" demis. Çocuk önüne bakmis, "Valla billa ben almadim ögretmenim."
diye cevap vermis. O sirada zil çalmis, ögretmen siniftan çikip Ögretmenler
Odasi'na gitmis. Orda basindan geçen bu olayi diger ögretmenlere anlatmis.
Diger ögretmenler hep bir agizdan, "Iste bu çocuklar böyledir, alirlar
alirlar da, 'biz almadik ögretmenim' derler" diye homurdanmislar. O sirada
kapi açilmis, Nasreddin Hoca görünmüs. Hoca içeridekileri öyle bir süzmüs:
"Affedersiniz," demis, "ben galiba yanlis bir fikraya
girdim..."
Iste böyle ey cemaat... Simdi bu fikralarini ne manaya geldigini bilenler,
bilmeyenlere anlatsin.